bugün
yenile
    1. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "aydın oldu gözleri, renklendi ışık doldu, ay-kağan’ın, o gün bir erkek oğlu oldu!" başlangıcında bu dize vardır. türklerin atası oğuz kağan'ın hayatını anlatır.
    2. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bu destanda anlatılan oğuz kağan ve kuran'da anlatılan zülkarneyn arasında oldukça fazla benzerlikler vardır. zulkarneyn aslında oğuz kağan mıdır bilinmez ama bu olayı kesin gören araştırmacıların sayısı da fazladır. zulkarneyn allah tarafından güç verilmiş bir liderdir. peygamber oldugunu söyleyenler de vardır. eger zulkarneyn bir peygamber ise ve oğuz kağan ise oğuz kağan türklere gönderilmiş bir peygamberdir sonucu ortaya çıkmaktadır.
    3. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      az önce aklıma geldi, her ne kadar bu destan içerik olarak m.ö. 200'lü yıllara tekabül edip (bazı tarihçiler m.ö. 700'ler demekte) oğuz kağan'ın hayatını anlatıyor gibi görünse de bir çeşit kutsal kitap hüviyeti de görmekte. bu birebir dillendirilmiş olmasa da. yani, "tüm bunlar bana vahiy yoluyla bildiriyor" ibaresi düşülmeden. çünkü içerisinde hem tarihi olaylar, hem günlük yaşam hem de olgularla (erdem, onur ve bilgelik gibi) ilgili fikirler sunmakta. şimdi ben bu destana farklı bir açıdan bakarak zerdüştlük'ten girip islamiyet'ten çıksam, oradan hristiyanlık'a girip marcus aurelius'a kadar götürsem ve en nihayetinde, "tarihin belirli dönemlerinde, aynı anda farklı farklı bölgelerde ortaya çıkan kişiler ve baskın kültüler aynıydı" desem, fazla uçmuş olurum ama büyük bir ihtimal öyle. yine de bu ihtimal es geçilmemeli. ve fikrimde ciddiyim. hatta şöyle bir şey deyip kaçayım ahah fatih sultan mehmet'le hz. muhammed'in ve kanuni sultan süleyman ile de hz. süleyman'ın aynı kişiler olduğunu söyleyen teoriler mevcut. sıkı durun, bitmedi. insanlığın en büyük imparatorluğu olan roma imparatorluğu'nu ise direkt islam imparatorluğu sayanlar var. hatta istanbul'un mekke olduğunu diretenler. tüm bunlar doğrudur, değildir bir türlü bilemeyiz ancak gerçek olan tek bir şey var; bizlere ne tarihin ne de dinin özü asla anlatılmadı ve anlatılmayacak. hakikate mahrum yaşayıp öleceğiz. az bir şey uyandığımızda ise deli damgası yiyeceğiz. *** ekleme: şöyle yasaları olan bir insanın sadece "asker" olduğuna tek bir allah'ın kulu beni inandıramaz. bu insan direkt gerçek bir önder ve peygamber statüsünde. keza, bu yasalardaki türk ibaresini "ezilenler" ile değiştirirseniz dediğimi anlarsınız. zaten hep söylediğim gibi, ırk kavramı bir çeşit sosyal sınıftır. bizden gizliyorlar. ve hep gizlemeye devam edecekler. yasalar için; gorsel yasalardaki maddeye bak maddeye; "türk yurdunda yoksulluk o kadar azalsın ki, fakirlik suç sayılsın." yani, şimdi böyle bir maddeyi, koca devletin başında olup astığı astık, kestiği kestik olan bir insan der mi? bunun mümkünatı yok. bunu, ancak ve ancak bir peygamber ya da gerçek bir önder söyler.
    4. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Oguz-Kagan bakti ki, erkek kurt önler gider, Ordunun öncüleri, Gökkurt’u gözler gider, Görünce Oguz bunu, ne çok sevinmis idi, Alaca aygirini, çabucak binmis idi. Apalaca aygiri, Oguz severdi özden, Ama at daga kaçti, kaybolup gitti gözden, Bu dag buzlarla kapli, çok büyük bir dag idi, Sogugun siddetinden, basi da ap ag idi. Çok cesur çok alp bir bey, ordu içinde vardi, Ne Tanri ne Seytandan, korku içinde vardi. Ne yorgunluk ne soguk, erismez idi ona, Bu bey daglara girdi, dokuz gün erdi sona. Aygiri yakaladi, memnun etti Oguz’u, Atamadi üstünden, daglardaki sogugu. Olmustu kardan adam, kar ile sarilmisti, Oguz onu görünce, gülerek katilmisti. Dedi: “Bas ol beylere, artik sende burda kal! “Sana Karluk diyeyim, ölümsüz adini al! Çok mücevher, çok altin, hediye etti ona, Bir bey yapti Karluk’u, devam etti yoluna. Ruhları şad olsun atalarımın